SUDAN

23 Temmuz 2015
16:33

Yazar
Şaban Ağlar

Bülten Yazımız

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) destekli proje kapsamında “Sivil Toplum ve Gönüllülük” temasıyla Afrika’nın çeşitli ülkelerine gönderilen 85 öğrenci arasında yer alarak 2015 Ramazan’ının yirmi gününü Sudan’da geçirme fırsatım oldu. Farklı sivil toplum kuruluşlarından sekiz gönüllüden oluşan grubumuzda İSAR’ı iki kişi olarak temsil etmiştik. Sudan’da geçirdiğimiz günler boyunca bir yandan Sudanlı dernek ve vakıfları ziyaret ederek faaliyetleri hakkında bilgi topladık bir yandan da Türkiyeli hayır kuruluşlarının ülkedeki faaliyetlerine iştirak ederek çalışmaları yerinde gözlemleme imkânı elde ettik.

Ortasından geçen Nil’in ikiye ayırdığı Sudan, Afrika ve Arap kültürlerinin beraber şekillendirdiği bir kültüre sahip. Konuşulan en yaygın dilin Arapça olduğu, insanların giyim-kuşamlarından yemek kültürlerine bize herhangi bir Ortadoğu ülkesini andıran Sudan’da Afrika kültürünün etkilerini de hayatın her alanında görmek mümkün. Kurak iklim koşullarının yanında yıllar süren etnik çatışmalar nedeniyle halen yaklaşık 1,5 milyon kişinin kendi ülkesinde mülteci kamplarında yaşamlarını devam ettirdiği ülkede nüfusun önemli bir bölümü asgari yaşam koşullarından bile mahrum durumda. Bu nedenle ülkede büyük çoğunluğu yabancılar tarafından kurulan ve idare edilen irili ufaklı çok sayıda yardım kuruluşu bulunmakta. Eğitimden insani yardıma, sağlıktan dini alanlara çeşitli sahalarda faaliyet gösteren yaklaşık on dernek ve vakfa yaptığımız ziyaretlerde yakından tanıma fırsatı elde ettiğimiz dernekler ülkenin acil ihtiyaçlarına kendi alanlarında katkılar sunsa da ülkenin başta yoksulluk olmak üzere temel sorunlarını tek başlarına köklü çözümler getirmekten uzaklar. Bununla birlikte; tarihsel olarak Afrikalı Müslümanlar açısından önemli bir merkez olan, kıtanın dört bir yanından üniversite eğitimi için göç etmiş çok sayıda öğrenciyi barındıran ve bütün zor koşullarına rağmen çoğunluğu Eritreli yüz binlerce sığınmacıya ev sahipliği yapan Sudan’ın refahı sadece ülke için değil Afrika’nın geleceği için bir umut olabilir.